DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Doç., Dr. Subhan Talibli, Hocalı soykırımı: insanlık tarihinin en kanlı ve en korkunç trajedisi, Özel

Doç., Dr. Subhan Talibli, Hocalı soykırımı: insanlık tarihinin en kanlı ve en korkunç trajedisi, Özel
REKLAM ALANI

Doç., Dr. Subhan Talibli, Hocalı soykırımı: insanlık tarihinin en kanlı ve en korkunç trajedisi, Özel

Ülker Piriyeva – Azerbaycan

Çarlık Rusyası ve diğer devletlerin tam desteğiyle tarihi Azerbaycan topraklarına Hıristiyanlaştırma politikası doğrultusunda yerleşen Ermeniler, zaman zaman topraklarımızda saldırı, soygun, etnik temizlik gerçekleştirmiş ve dış politikalara uygun hareket etmişlerdir. ülkeler. 1918’de Azerbaycan’ın tarihi toprakları üzerinde bölgesel ve uluslararası güçlerin tam desteğiyle, 1905-1907, 1918, 1920, 1948-1953 ve 1988’de onların tam koruması altında kurulan Ermenistan, mükerrer bir siyaset yürütmüştür. Türk-Müslüman halklara yönelik tehcir, soykırım ve etnik temizlik.

Azerbaycan’ın Ermenistan sınırındaki Gazah bölgesine bağlı Baganis Ayrım köyünün işgali sırasında İmarat Garvand, Tugh, Salakatin, Ahullu, Hocavend, Cemilli, Nabiler, Meşeli, Hasanabad, Karkicahan, Gaybalı, Malibeyli, Yukarı ve Aşağı Guşçular ve Karadağlı köyleri işgal edildi. Azerbaycanlıların yaşadığı bu yerleşim yerlerinin ahalisinden bir kısmı önceden hazırlanmış özel bir plana göre büyük zulüm ve işkence ile öldürüldü. Aslında Hocalı, Ekim 1991’den beri abluka altındaydı. 30 Ekim’de kara yolları bağlantısının kesilmesi ve geriye tek ulaşım aracının helikopter olması ulaşımı zorlaştırıyordu. Şuşa şehri üzerinde sivil bir helikopterin düşürülmesi sonucu 41 kişinin trajik bir şekilde hayatını kaybetmesinin ardından bu bağlantı da tamamen kesildi. 2 Ocak’tan başlayarak şehre elektrik enerjisinin verilmesi de durduruldu.
Şubat 1992’de Azerbaycan’dan Malibeyli, Karadağlı ve Ağdaban köyleri Ermeniler tarafından işgal edilmiş, ahalisi başka yerlere göç ettirilmiş, 140 kişi yaralanmış, 99 kişi hayatını kayb etmişti. Ermeniler Hocalı’ya üç koldan saldırınca halk, Gargar Nehri yönündeki ormanlara doğru kaçmak zorunda kaldı. Karlı geçitlerde ve ormanlarda güçten düşen ve tükenmiş insanların çoğu, Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından görülmemiş zulümle yok edildi.
25-26 Şubat 1992 gecesi Ermeni güçleri ve Rusya’nın 366. Motorize Piyade Alayı’nın da katılımıyla Hocalı şehrini işgal ederek Azerbaycanlılara karşı soykırım gerçekleştirdi. Hocalı soykırımı sonucunda 613 Hocalı sakini katledildi, 8 aile tamamen yok oldu, 25 çocuk anne ve babasını, 130 çocuk ebeveynlerinden birini kaybetti. Yaşanan faciada 76’sı çocuk 487 kişi yaralandı, 1275 kişi de esir alındı. Ermeni güçleri tarafından yakalanan 68’i kadın 26’sı çocuk olmak üzere 150 kişinin akıbeti hâlâ bilinmiyor.

Hocalı saldırısını gerçekleştirenlerin Ermeni “Artsakh Ulusal Kurtuluş Ordusu” (AMAO) ve sözde “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti”nin Ali Sovyet genel kurulunun kararı ile atanan baş komutan ve genelkurmay başkanına bağlı bölüklerden oluştuğu teyit edildi. Belirtmek lazım ki, Allahverdi Bağırov’un Hocalı soykırımında şehit olanların cesetlerini savaş alanından çıkarılmasında ve Azerbaycanlı esirlerin Ermeni işgalci askerlerin ceset ve esirleriyle takas edilmesinde büyük hizmetleri olmuştur. O, Ermeni albay Vitaly Balasyan aracılığıyla üç günde 1.003 Hocalı esirini Ermenilerin elinden kurtarmaya muvaffak olmuşdu. Allahverdi Bağırov, Ermeni tutsakları otobüsle getirerek sahiplerine teslim ediyor, Ağdam’ın Karaağacı mezarlığında Azerbaycanlı esirleri teslim alıyor, cenazeleri Ağdam camisinde kefene sararak defnediyordu. Allahverdi Bagirov’un Vitaly Balasanyan ile yaptığı görüşmeler sonucunda askeri kameraman Seyidagha Movsumlu ve Chingiz Mustafayev’in Hocalı’daki olayların görüntülerini çekerek dünyaya duyurması mümkün olmuşdu.
Bagirov’un savaşçıları o gün 85 şehidin çıkarılmasında yer almışdı, aralarında daha sonradan Ulusal Kahraman unvanını alacak olan Alif Hajiyev ve Agil Guliyev’in cesetleri de çıkarılanlar arasındaydı. Ağdam yakınlarında kamyonlardan cesetler indirilirken orada bulunan Reuters foto muhabiri Frederica Langen’in de cesetleri fotoğraflamışdı. Daha sonra F. Langen, The New York Times’a verdiği röportajda gördüklerini şöyle anlatıyordu: “İlk kamyonda 35 ceset saydım, ikinci kamyonda da aynı sayıya yakın olduğunu tahmin ediyorum. Bazılarının kafası kesildi, birçoğu yakıldı. Hepsi erkekti ve bazıları askeri renklerde üniforma giymişti.

Genel olarak, bu kanlı insanlık trajedisinden sonra Hocalı bölgesinden göç ettirilmiş 14.577 kişi geçici olarak Azerbaycan’ın 52 farklı şehir ve bölgesine yerleştirildi.

Bilhassa Ermeniler Hocalı’da yaptıkları katliam ve mezalimden bizzat kendileri bahsetmiştir. Zori Balayan, aynı zamanda kardeşi terörist Monte Melkonyan’a adadığı kitabında Ermeni yazar Markar Melkonyan Hocalı katliyamını değerlendirirken şu cümleleri kullanıyor: “şehir stratejik bir hedefti ama aynı zamanda bir intikam eylemiydi”. Yazar, özellikle “Arabo” ve “Aramo” adlı iki Ermeni çetesinin militanlarının rolüne vurgu yapıyor ve Hocalı’nın silahsız sakinlerini nasıl vahşice öldürdüklerini ayrıntılı olarak anlatıyor. Onun sözlerine göre, şehrin bazı sakinleri, [Ermeni] askerler onları kovalayana kadar yaklaşık altı mil yol kat ettikten sonra tehlikeyi neredeyse geride bıraktılar. Daha sonra “askerler uzun süre bellerinde taşıdıkları bıçaklarını çıkarıp bıçaklamaya başladılar” diyor. Bir başka Ermeni yazar-gazeteci David Kherdiyan, Ermenilerin Hocalı’da Azerbaycanlılara yaşattığı talihsizlikleri “Haç İçin” adlı kitabında gururla anıyor. “Haç İçin” kitabının 19-76. sayfalarında Hocalı soykırımı hakkında yazıyor: Sabahın soğuğunda, Daşbulag yakınlarındaki bataklığı geçmek için ölülerden bir köprü yapmak zorunda kaldık. Ölülerin üzerinden geçmek istemedim. Bunu gören yarbay Ohanyan bana korkmamamı işaret etti. Ayağımı 9-11 yaşlarında bir kızın göğsüne bastırdım ve yürümeye başladım. Bacaklarım ve pantolonum kan içindeydi. Ve bu şekilde 1200’den fazla cesedin yanından geçtim. 2 Mart’ta “Gaflan” Ermeni grubu (ölü yakma işiyle uğraşıyordu) yaklaşık 2.000 aşağılık Moğol’un (Türk) cesetlerini topladı ve Hocalı’nın 1 km yakınında ayrı parçalar halinde yaktı. Son kamyonda başından ve kollarından yaralanmış yaklaşık 10 yaşlarında bir kız çocuğu gördüm. Dikkatli baktığımda yavaş yavaş nefes aldığını gördüm. Soğuğa, açlığa ve ağır yaralanmalara rağmen hala hayattaydı. Ölümle savaşan bu çocuğun gözlerini asla unutmayacağım. Daha sonra Tigranyan isimli bir asker, onu kulaklarından yakaladı ve zaten benzinle kaplı cesetlerin arasına attı ve onları yaktılar. Ateşden yardım çığlıkları ve feryatlar yükseldi.

Ermeni yazar-şair Zori Balayan, 26 Şubat 1992’de Hocalı’da yaptıkları soykırımı “Ruhumuzun Dirilişi” adlı kitabında şöyle yorumluyor: “Haçatur’la ben Hocalı’da ele geçirdiğimiz eve girdiğimizde askerlerimiz 13 yaşlı Türk çocuğunu pencereye çiviledi. Haçatur, Türk çocuğu fazla ses çıkarmasın diye çocuğun annesinin kesilen memesini onun ağzına yerleştirdi. Sonra 13 yaşındaki bu Türk’ün başının, göğsünün ve karnının derisini yüzdüm ve saate baktım, Türk çocuğu 7 dakika kan kaybından sonra öldü. Ruhumu sevinç kapladı. Khachatur daha sonra ölen Türk çocuğunun vücudunu parçalara ayırdı ve bu Türk ile aynı kökene sahip köpeklere attı. Akşam aynısını daha 3 Türk çocuğa yaptık. Bir Ermeni olarak görevimi yerine getirmiştim. Eminim ki, her Ermeni davranışlarımızdan gurur duyacaktır.

Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a bir gazetecinin Hocalı katliyamı ile ilgili binlerce kişinin ölümüne üzülüp üzülmediği sorulduğunda, ondan kan donduran cevap gelmişti. “Hocalı’dan önce Azerbaycanlılar bizimle şaka yaptıklarını sanıyorlardı, Ermenilerin sivil halka karşı asla el kaldırmayacaklarını düşünüyorlardı. Lakin biz bu klişeyi kırmayı başardık. Ve herşey ortada. Pişman değilim… Binlerce insan ölmesine rağmen, bunun gibi sert eylemler gerekliydi. Nitekim, İnsan hakları savunucusu Mikael Danielyan ve gazeteci Vahe Avetyan’ın Ermenistan’da Hocalı’da soykırım gerçeğini tanıyan birkaç Ermeniden biridir.

Hocalı faciası’na, Ermeni militanlarının katliamına ilişkin fotoğraflar dünya basınında da yayınlandı. Türk kamoynu ilk kez katliyamdan Rehber Beşiroğlunun “Milliyet” gazetesinde yayınladığı fotoğraflarla haberdar oldu. Aynı zamanda “Washington Post”, “The New York Times”, “Boston Globe”, “Wall Street Journal”, “Sunday Times”, “Chicago Tribune” gazeteleri, “Associated Press” ve “Time” haber ajansları, İngiltere’de “Reuters” ajansı, “The Times”, “Sunday Times”, “The Guardian” gazeteleri, BBC kanalı, “Fransız medyasında özel bir yere sahip olan “Le Monde” gazetesi (1992, 14 Mart yayını), Rusya’nın “Komsomolskaya Pravda”, “Trud”, “Pravda” gazetelerinde ve Moskova’nın “Passport” dergisi , İrlanda’nın “The Irish Times”, Avustralya’nın “The Age” gazeteleri, ve başka yabancı ülkelerin yayın organları Hocalı’da yapılan soykırımla ilgili yazılar, bilgiler, görüntüler yayınlamıştır.

1993 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in çabaları ile 26 Şubat Hocalı Soykırımı Günü olarak kabul edilmiştir. Haydar Aliyev’in 25 Şubat 1997 tarihli 498 sayılı kararı ile Azerbaycan Cumhuriyeti genelinde her yıl 26 Şubat günü saat 17.00’de katliam kurbanlarına saygı göstergesi olarak bir dakikalık saygı duruşu ilan edilmiştir. H. Aliyev, soykırımının onuncu yıldönümünde 25 Şubat 2002 tarihinde Azerbaycan halkına hitaben yaptığı konuşmada şunları belirtmiştir: bu Hocalı şehitleri karşısında vatandaşlık ve insanlık görevimizdir. Öte yandan, trajedinin uluslararası yasal ve siyasi değerlendirmesi, ideologlarının, organizatörlerinin ve uygulayıcılarının hak ettikleri şekilde cezalandırılması, bir bütün olarak insanlığa yönelik bu tür vahşi eylemlerin geleceği için gerekli olacaktır.

2014 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Hocalı soykırımı hakkında şunları söylemiştir: Hocalı faciası, Ermeni milliyetçileri ve onların hamilerinin halkımıza karşı yaklaşık bir yıldır yürüttüğü etnik temizlik ve soykırım politikasının devamı ve kanlı sayfasıdır. Şu anda Hocalı soykırımının tanınması Azerbaycan dış politikasının ana yönlerinden biri olarak tanımlanmaktadır. Azerbaycan dışında Hocalı, Pakistan ve Sudan tarafından tam bir katliam olarak kabul edilmiştir. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 20 Kasım 2012’de Cibuti’de gerçekleştirilen 39. oturumunda Hocalı’da işlenen suçları soykırım olarak tanıyan karar kabul edilmiştir. 2012 yılında Pakistan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Hocalı şehrinde sivil halka karşı işlenen Soykırımı kınayan bir karar aldı.

Trajediyi Parlamento seviyesinde Meksika 2 Şubat 2012, Kolombiya 24 Nisan 2012, Çek Cumhuriyeti 19 Şubat 2013, Bosna Hersek 26 Şubat 2013, Panama 7 Ağustos 2013, Peru 14 Haziran 2013, Honduras 2014, Ürdün 17 Ocak 2016, Cibuti Cumhuriyeti 2017, İskoçya 22 Şubat 2017 tarihlerinde katliyam olarak nitelendirmişler ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin 22 eyaleti Hocalı ile ilgili belge kabul etmiştir.

Hocalı Soykırımı’nın yıl dönümüne ilişkin, her yıl devlet kurumları tarafından Bakü’nün Hatai semtinde bulunan “Ana Harayı” anıtına halk yürüyüşü teşkil edilmektedir. 2008 yılından başlayarak ‘Haydar Aliyev Vakfı’ başkan vekili Leyla Aliyeva’nın başlattığı ‘Hocalı’ya Adalet’ çağırısı ile gençlik örgütleri ve eğitim kurumlarında Hocalı soykırımı ile ilgili sunumlar düzenlemektedir. ‘Hocalı’ya Adalet’ çağırısının, küresel olarak dikkat çeke bilmesi ve gerçekleri iletmek adına bütün kaynaklar, medya, internet ve canlı etkinlikler dahil olmak üzere çeşitli iletişim araçları ve tebliğat üsulleri aktif olarak kullanılıyor.

26 Şubat 2012 tarihinde İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünden Taksim meydanına doğru devam eden yaklaşık 200.000 kişi “Hepimiz Hocalı’yız” (We are all from Khojaly) sloganları atmıştır. 2012 Azerbaycan Amerika Alyansı’nın Hocalı soykırım kampanyası kapsamında New York’un en büyük tren istasyonu olan Penn İstasyonu’na, giriş ve çıkış kapılarına, metro istasyonları dahil çeşitli köşelerine afişler asılmış, otobüs duraklarına ve otobüslerin üzerine afişler yapıştırılmıştır. Washington D.C.’de 400’den fazla metro trenine, 95’ten fazla metro istasyonuna ve Capitol Hill’e giden otobüslere posterler asılmıştır.

23 Şubat 2019 tarihinde dünyanın 20’den fazla ülkesinde faaliyet gösteren Azerbaycan diaspora örgütleri Brüksel’in Lüksemburg Meydanı’nda “Hocalı’ya Adalet”, “Dilgam ve Şahbaz’a Özgürlük” vb. sloganlarla Avruoa genelinde Karabağ mitingi etkinlikleri düzenlenmiştir. 26 Şubat 2019’da Bakü’de Hocalı soykırımının 27. yıl dönümü dolayısıyla Hatai semtindeki “Ana Harayı” anıtına ülke çapında düzenlenen yürüyüşe 55 bin kişi katılmış bulunuyordu.
15 Şubat 2003’te Hocalı mültecileri BM’ye, Avrupa Konseyi’ne ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na başvurdu. Çağrının temel amacı, Şubat 1992’de Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde Ermeniler tarafından işlenen Hocalı soykırımı gerçeklerini, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Güvenlik Teşkilatı’na ve dünya genelinin dikkatine sunmaktı. Aynı zamanda kanlı suçun hukuki ve siyasi yargılanmasına nail olmaktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 22 Nisan 2010 tarihli kararında Hocalı’da Azerbaycanlı sivil halkın katledilmesini “savaş suçları veya insanlığa karşı suçlar olarak değerlendirilebilecek özelliklerde ciddi eylemler” olarak tanımlamışdır.

Yüzyılın başlarında olduğu gibi Ermeniler Birinci Karabağ ve Vatan Savaşı sırasında da sivil halka yönelik terör politikalarını sürdürdüler. Saldırgan Ermenistan’ın askeri ve siyasi liderliği 27 Eylül 2020 tarihinden itibaren provokatif eylemlerine devam etmiş, barışçıl Azerbaycan halkının yaşadığı cephe bölgelerine, sivil nüfusa ve sosyal tesislere ağır silahlarla saldırmış ve çeşitli suçlar işlemeye devam etmiştir. Tüm bahsi geçen suçlar, terörizm, soykırım, vandalizm, savaş suçları, tarihi topraklarımızdaki milli ve manevi değerlere, tarihi eserlere ve sivil nüfusa insanlık dışı yaklaşım vb. bu gibi eylemler Ermeni askeri ve siyasi liderliğinin, uluslararası düzeyde oluşturulan 1954 tarihli “Silahlı Çatışma Halinde Kültürel Değerlerin Korunmasına Dair” ve 1992 tarihli “Arkeolojik Mirasın Korunmasına Dair” Lahey Sözleşmesi, Avrupa Sözleşmesi ve 1972 UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmesi, BM Genel Kurul Beyannamesi 14 Aralık 1962 tarihli 1803 (XVII) sayılı gereklerine aykırı hareket ettiklerini açık şekilde ortaya koymaktadır.
Bugün ülkemizde ve yurt dışında çalışan her bir Azerbaycanlı ve çeşitli alanlarda araştırma yapan araştırmacılar yabancı basında, bilim ve eğitim merkezlerinde Hocalı soykırımı hakkında konuşmalar yapmalı, farklı dillerde makaleler yayınlamalıdır. Dünyanın önde gelen üniversiteleri, bilimsel araştırma ve araştırma merkezleri ile işbirliği yapmalı, Hocalı soykırımı, Azerbaycan gerçekleri hakkında ortak kitap ve makaleler yazmalı, gerçek sesimizi dünyaya ulaştırarak faaliyetlerimizi genişletmeliyiz.

Özellikle belirtmemiz gerek ki, Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Başkomutanı İlham Aliyev liderliğindeki Azerbaycan devleti ve halkı, 44 gün süren Zafer Savaşı’nda 30 yıl Ermenistan’ın işgalinde bulunan Karabağ’ı işkalden kurtararak Hocalı soykırımının intikamını almıştır.

Doç., Dr. Subhan Talibli,
Azebaycan Milli İlmler Akademisi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nün araştırmacısı

REKLAM ALANI